Selen ile 2018 yazının ortasında başlayan çalışmamız öncesinde hatasız çalışan bir elektrik süpürgesi misali önüme gelen her şeyi yer, tabakta bir kırıntı bile bırakmazdım. Kuzey kutbu ile güney kutbu arasındaki mesafe neyse, benimle sağlıklı besinleri, sağlıkı bir düzende tüketmek oydu. Selen’in programına ilk başladığımda en yakın çevrem başta olmak üzere herkes alkali beslenirken zorlanacağımı, daha önce hiç tüketmediğim besinleri tüketemeyeceğimi ve hızla eski alışkanlıklarıma geri döneceğimi söyledi. Bu esnada 122 kiloydum. Selen’le programımıza başladıktan sonra bana hangi besini neden tüketmem gerektiğini, neden o saatte tüketmem gerektiğini, neden bazı besinlerden (toplum genelinde sağlıklı bile adledilse) kaçınmam gerektiğini tane tane büyük sabırla anlattı. Her gün paylaştığı birbirinden farklı yaratıcı menülerle hem sıkılmama hem de kaçak oynamama bir saniye bile müsaade etmedi. Yeri geldiğinde tatlı-sert ikazlarıyla beni rayımda tuttu. Kısa sürede gözle görülür sonuçlar elde etmek de elbette ona olan güvenimi perçinledi. Bugün çalışmamızın 6. ayı tamamlanırken 86 kiloyum. Programa başladığımdan bu yana düzenli aralıklarla ölçtürdüğüm tüm kan değerlerim çok iyi seviyede. Bu bile yeterli diyeceksiniz ama bence Selen’in asıl başarısı hayatında ağzına karnabahar, brüksel lahanası, brokoli, kuşkonmaz sürmemiş olan ben, şimdi bu besinleri keyifle tüketiyorum. Eskiden tükettiğim yemekler bugün bana zehir gibi geliyor. Normalde diyet bitince gidip bir kebap vs. yemeyi hayal edeceğimi düşünüyordum; ancak muzlu, kakaolu, yaban mersinli badem sütü artık çok daha çekici geliyor. Özetle eğer zayıflamak istiyorsanız herhangi bir diyetisyene gidin; ancak sağlıklı bir siz ile yeniden tanışıp, hayatınızı o şekilde devam ettirmek isterseniz vakit kaybetmeden Selen’e başvurun.